Levent: Dur bir hele hemen kapatacak mısın?
Murat: Levent annem kahvaltıya çağırıyor. Bekletmemem lazım. Kapatıyorum.(kapar)
Levent: Murat dur kapat...of Murat of!
(Aslı, alışveriş yapmaya çıkmıştır. Reyhanada uğrar.)
Aslı: Doktor bey hastamız müsaitse onu görmek için 5 dk girebilir miyim?
Doktor: Tamam ama hastayı fazla yormayın.
Aslı: Tamam teşekkür ederim.(içeri girer) Reyhan?
Reyhan: Aslı! hoşgeldin!
Aslı: İyi misin?
Reyhan: (birşey söylemez) ....yani...nasıl desem bilmiyorum ki...
Aslı: Noldu?
Reyhan: Dünkü mesele...
Aslı: Dün noldu?
Reyhan: Levent....herşeyi öğrendi.
Aslı: Reyhan bilmece gibi konuşma neyi öğrendi ya?
Reyhan: Selin meselesini.
Aslı: Reyhan nasıl öğrendi ya!
Reyhan: Bir belgem gerekiyormuş. Refakatçim Levent olduğu için ondan istemişler...
Aslı: Buldu mu yoksa..
Reyhan: Hıhı.
Aslı: Sen birşey demedin değil mi?
Reyhan: Anlattım ama seni değil.
Aslı: İyi iyi. Hatta çok iyi..Murat öğrenmemeli...asla öğrenmemeli..
Reyhan: Öğrenmiş.
Aslı: Ne! n..nasıl ya! beni biliyor mu?
Reyhan: (susar)
Aslı: Allah kahretsin be!
Reyhan: Aslı haberin olsun herkes sana cephe aldı.
Aslı: Süper ya çok güzel moral oluyorsun.
Reyhan: Ben almadım en iyi arkadaşımı bırakır mıyım hiç?
Aslı: Biliyodum yanımda olcağını.
Reyhan: Tamamda ben ne zaman taburcu oluyorum ya çok sıkılıyorum hergün bir ton ilaç veriyorlar.
Aslı: (göz kırpar) Bi güzellik yaparız kankim için.
Reyhan: Sen yok musun sen....
(Nazar kapının önünde oturuyordur. Balçiçek gelir)
Balçiçek: Kız Nazar noluyo lan sana böle?
Nazar: Oşgeldin otursana yanıma.
Balçiçek: Ya bişi dicem dün Asreti gördüydüm buralarda koşuyodu neden koştu?
Nazar: Ben Asret diye birini tanımıyom.
Balçiçek: Kavgamı ettiniz nan (kahkaha atar)
Nazar: Ay Balçiçek gülmeyesin be sende başımda vır vır vır vır.
Balçiçek: Cellanlenme emen beya. Aranızı düzeltebilirim.
Nazar: Ciyanı onun yüzünden kaybettim ben.
Balçiçek: Ciyan ne alaka? Yoksa siz...
Nazar: Evet.
Balçiçek: Asrette gördü bunu. Ama bişi diyim mi Asret yazıyo buna e. Elinde tutmasını bileceksin. Ben yardıme derim şasen.
Nazar: Ben yapacağımı biliyom.
(Aradan yarım saat geçer. Murat üzgün üzgün oturuyordur. Hasret Muratın yanına çıkar)
Hasret: Murat oca? iyi misin sen?
Murat: (susar)
Hasret: Konuşmuyon ama. Kavaltıdada bişi yemedin. Aç açına olmaz bişiler ye en azından.
Murat: (hasretin yüzüne bakar)
Hasret: Bari ne oldu anlat. Dökesin bana içini. Derdini söylemeyen derman bulamaz derler. Anlat bana adi.
Murat: Sen sevdiğini kaybetsen ama gerçekte nasıl öldüğünü bilmesen ve nasıl öldüğünü öğrensen üstelik en yakın arkadaşınında işin içinde olduğunu öğrensen ne yapardın Hasret? Gülüp oynar mıydın? yoksa kendinle başbaşa kalıp sadece düşünmek mi isterdin? (kalkıp odasına gider)
Hasret: Murat oca dur..(kapıyı kapatır) Murat oca ya.
(Aslı eve Reyhanla döner. Arda gelir)
Aslı: Ardacım hoşgeldin geç.
Arda: Reyhan? kızım sen hangi ara taburcu oldun?
Reyhan: Biraz önce gelmiştik.
Arda: Güzel. Aslı? karar verdin mi ne yapacağına?
Reyhan: Ne?
Aslı: Evet verdim.
Reyhan: Noluyor?
Arda: Mesaj atmışsın bana bu akşam bir yere gidiyormuş. Getir onu dedin.
Aslı: Evet.
Reyhan: Noluyor ya?
Aslı: Hasretle ilgili.
Reyhan: Ne Hasreti? (duraklar) Bi dakka bi dakka..yoksa siz hasreti...ay Aslı başını elin çingenesi için belaya sokacaksın ve Arda sende bunu bile bile yardım edeceksin dimi?
Aslı: Ben demiştim ona. Defalarca uyarı işaretleri verdim. Dinlemedi. Muratı elde etmeye çalışıyor. Edemez. Murat benim. Bana ait o.
Reyhan: Tamam bende Hasreti sevmiyorum. Ama abartmasan?
Aslı: Gerekeni yapıyorum Reyhan.
(Murat valizini toplamıştır. Kapının oraya gelir. Nesrin ve Nakiyeyle karşılaşır)
Nesrin: Murat? Hayırdır nereye böyle elinde valizlerle?
Murat: Şehir dışına çıkıp kafamı dinlemek istiyorum.
Nesrin: Hayır Murat! bu halde yanımdan bir yere ayrılamazsın.
Murat: Hasta değilim anne. İçmedimde bugün. İzin verirsen gitmek istiyorum. Gerçi niye izin istiyorum ki? Nasıl olsa bana karışamazsın.
Nakiye: Murat annen haklı ama.
Nesrin: Ne demek karışamam. Çocuğumsun sen benim. Seni ben doğurdum. Buda 100 yaşınada gelsen sana ve kararlarına karışma hakkımın olduğunu gösterir.
Murat: Bu sözlerin ise beni baskı altında tuttuğunu ve oğlunun sadece haftasonu na kadar kafasını dinlemek istediğini gösterir.
Nakiye: Bence gitme yani. (Nesrin ters ters bakar) Neyse ben yemek yapıyım.(gider Hasret gelir)
Hasret: Oca nereye?
Nesrin: Beyfendi kafasına göre şehir dışına çıkacakmış.
Murat: (sesini yükseltir) Yeter artık anne! 28 yaşına geldim. 30 uma gireceğim nerdeyse. Karşında çocuk durmuyor. Seneler önceki küçük oğlan çocuğu büyüdü ve koskoca adam oldu.
Nesrin: Yani ben gitme desemde gideceksin.
Murat: Evet.
Nesrin: Kaç gün?
Murat: (eliyle 3 günü işaret eder)
Nesrin: (Kapının önünden çekilir) Dikkat et.
Murat: Tamam. (sarılır) Özür dilerim.
Nesrin: Olsun ben özür dilerim bazen büyüdüğünü unutup 8-9 yaşlarındaki halin gözümün önüne geliyor. Bu arada nereye gidiyorsun?
Murat: İzmire. Neyse görüşürüz Hasret. Ödevlerin odamda yatağımın üstünde.
Hasret: Tamam. Görüşürüz.(Murat arabayla uzaklaşır)
(Levent, Muratı görme amaçlı Nesrinlere gelir)
Nesrin: Levent? Hoşgeldin.
Levent: Merhaba Nesrin. Murat nasıl iyi mi?
Nesrin: Çıktı şimdi.
Levent: Nereye?
Nesrin: Şehir dışına gidicekmiş.
Levent: Ne! Nesrin neden gönderdin onu?
Nesrin: Kafasını toparlasın en azından.
Levent: Nereye hangi şehre gidiyor?
Nesrin: İzmire gidecekmiş.
Levent: İzmir mi? Allah kahretsin!
Nesrin: Levent noluyor?
Levent: Ya ya 3 yıl önce kazayı yaptığımız yoldan geçecek. Öbür yollar kapalı. Çalışma varmış. Haberlerde duydum.
Nesrin: Geçsin. Nolucak ki?
Levent: (Nesrine bakar)
Nesrin: Yapmaz. Yapamaz..
Levent: Tanıdığım Muratsa yapar.
Nesrin. (ağlamaya başlar) Levent yapmaz öyle şey..yapar mı?
Levent: Yapar Nesrin yapar! Muratı oğlun olduğu halde tanımıyorsun Nesrin. Murat yapar öyle şey.
Devamı sonra gelecek...(yarın son kısım olarak yazıcam
)
Murata ne olacak?
Aslı ve Arda, Hasrete ne yapacak?
Levent, Muratı durduracak mı?