Murat'ın dilinin tutulduğu an
Murat odayı turlamaktadır. Hasret'in odadan çıkmasını beklemektedir sabırsızca ve sonra Hasret'in sesi gelir.
Hasret: Murat hoca, Murat hoca.
Murat: Efendim
Hasret: Hah, orda mısın? Kal orda (Murat çok sabırsız, oflayıp duruyor, çabuk çık Hasret )
Murat: E burdayım zaten.
Hasret: İyi, git öteye otur.
Murat: Neden? (Hasret olsa ne derdi bilin mi Murat Oca. Dibin düşecekte ondan otur diyom )
Hasret: Giyindim onu göstercem.
Murat: Peki oturdum.
Hasret: Çıkıcam şimdi. Ama bana bak...
Murat: Görebilsem bakıcam.
Hasret: Ya o manada diil. Çıkınca benle kafa bulmican tamam mı?
Murat: Bilemem o dediğinden yapabilir miyim? (Yaw oca, tamam desen ya, kız bir an önce çıksa, ben çatladım meraktan ha )
Hasret: Lafı çevirme.
Murat: Kafa bulmicam anladık. (Murat kol düğmeleriyle oynamaya başladı. Durun Hasret geliyor )
Hasret: Geliyorum bak
Veee Hasret odasından çıkar. Murat anında donakalır Yalnız bakışlar na kaa güzel süzüyor Hasret'i )
Hasret gelir, Murat'ın karşısında durur. Murat'ta hayat belirtileri yoktur
Kalkmayı akıl edebildi nihayet, şaşkınlıktan ağzı açık kaldı Ocamın
Murat: Ben... (Söylediği ilk kelime, bir saniye sonra bunu da unutuyor ) ...Şey...
Hasret: Sen ne?
Murat: Ne dedim ki?
Hasret: Ben de onu diyom işte, desene bişey.
Hasret: (Umutsuzluğa kapılır tabi.) Olmamış dimi, çok şey olmuş.
Murat: Doğru... Çok...
Hasret: Anladım, o kadar mı kötü? Saçım mı, kıyafetim mi? Hangisi çok...
Murat: Çok... Ne
Hasret: Sen dedin çok diye. Bişey de ya.
Murat: Çok güzel olmuşsun Hasret. Çokl güzel olmuşsun. Bir anda söyleyecek söz bulamadım.
Hasret: Hadi ya. O kadar yani.
Murat: Seni çalıştırırken sonunda kurduğum hayale hergün yaklaştığını görüyorum. Ama bunu hiç düşünmemiştim.