(Kusura bakmayın arkadaşlar derslerden vakit olmadı ama yazmak bugüne nasipmiş
)
Nesrin, evinde telaşlı bir şekilde oturuyordur. Ethem gelir.
Nesrin:(Etheme bakmadan) Yolu buldun demek.
Ethem: Nesrin yapma ama böyle lütfen.
Nesrin: Ne yapıyorum ki?
Ethem: Öyle konuştun ya telefonda...
Nesrin: Haksız değilim ama Ethem.
Ethem: Nesrin yanlış anlıyorsun sonra bana kızıyorsun.
Nesrin: Neyini yanlış anlıyormuşum Ethem?
Ethem: Nesrin...(Nesrin sözünü keser)
Nesrin: Ethem ben sana Murata ulaşamadığımı ve başına birşey gelmiş olabileceğinden bahsediyorum sen arkadaşlarınla... a pardon kadın arkadaşlarınla gülüşüyorsun. Ben sana evinle daha doğrusu ailenle bağlantının kalmadığından söz ediyorum sen gelmiş bana hesap vermeye çalışıyorsun. Bu yanlış anlama sayılmaz heralde Ethem...
Ethem: Nesrin bak toplantıdaydım ve önemli bir işti canım.
Nesrin: Beni geçtim...ya Murat? oğlumuz...onuda mı geçeyim yani...
Ethem: Nesrin, Murat benim oğlum tabiki bende telaşlanıyorum. Ama telefonlarına cevap vermemesi başına birşey geldiğini göstermez. Ya belki şarjı bitmiştir ne biliyim başka şeyler olmuştur. Duymuyordur...Muratın huyunu bilmez misin? Hem ayrıca...(Nesrin sözünü keser)
Nesrin: Murat evden çıkarken üzgün ve sinirliydi...Selin öldüğünde yapmaya çalıştığı şeyi unuttun sanırım...ama o günde toplantın vardı doğru ya! nedense toplantılarında hiç erkek olmuyor...
Ethem: Nesrin böyle yapma bak ben üzülüyorum...Murat oğlum değilmiş gibi konuşuyorsun...
Nesrin: (Odasına gider)
Ethem: Nesrin...
(Levent ve Reyhan karakola gelirler. İçeri girdiklerinde bir polis memuru onları karşılar.)
Polis: Buyrun nasıl yardımcı olabilirim?
Levent: Kayıp ilanı için geldik.
Polis: 1 dakika bekleyin.
Polis, başkomisere telefon açar. Amir telefondan içeri gelmelerini söyler.
Polis: Buyrun içeri geçin.
Levent: Teşekkür ederiz gel Reyhan.
Reyhan: Tamam Levent geliyorum.
başkomiser, onları içeri alır. Tebessümle oturmalarını söyledikten sonra:
Başkomiser: Nasıl yardımcı olabilirim?
Levent: Kayıp ilanı için geldik.
Başkomiser: Peki ne zamandan beri kayıp?
Levent: 24 saat oldu.
Başkomiser: Peki eşgali?
Levent: Orta boylu yani 1.65-70 boylarında, esmer, kızıl-kahverengi tonlarında uzun dalgalı saçları var. Kaybolduğunda üzerinde hangi kıyafetin olduğunu bilmiyoruz.
Reyhan: Nesrin görmüştür biliyordur.
Başkomiser: Nesrin dediniz. Hanımefendiyi arar mısınız? Üzerinde ne olduğunu bilmemizde önemli. Tabi kaybolmasının altında yatan başka birşey varsa üstündekiler değişmiş olabilir.
Levent: Hasret durup dururken ortadan kaybolmaz.
Komiser: Adı Hasret mi?
Levent: Evet. Reyhan hadi ara Nesrini ne duruyorsun?
Reyhan: Tamam.
Ethem, koltukta oturuyordur. Nesrin odasına giderken telefonunu sehpanın üzerinde unutmuştur. Reyhan arar ve telefon çalmaya başlar. Ethem açar.
Ethem: Reyhan? Benim Ethem.
Reyhan: Ethem bey. Ben Nesrinle görüşecektim.
Ethem: Nesrin odasına çıktı. Sanırım uyuyor. Bana söyle ben söylerim.
Reyhan: Siz dün gece evde miydiniz?
Ethem: Hayır. Noldu ki?
Reyhan: Hasret kayıp. Biz Leventle karakoldayız. Kaybolduğunda üzerinde hangi kıyafetin olduğunu soruyorlar. Görmüştür Hasreti diye ona sorayım dedim.
Ethem: Evde değildim. Ama Nakiye görmüştür belki. Ona vereyim gördüyse söyler. Bu arada Muratta yok biliyorsun değil mi?
Reyhan: Biliyorum.
Ethem: Reyhan bak bana doğruyu söyleyeceğine dair söz verir misin?
Reyhan: Tamam.
Ethem: Hasret..Muratla birlikte mi?
Reyhan: Hayır.
Ethem: Emin misin?
Reyhan: Evet Ethem bey eminim.
Ethem: Birlikte kaçmış olabilirler mi diyecektim..
Reyhan: Murat Hasretten önce gitti.
Ethem: Hmm..neyse ben sana Nakiyeyi vereyim polisleri bekletme sen.
Reyhan: Hıhı.
Ethem telefonu Nakiyeye götürür.
Nakiye: Reyhan noldu?
Reyhan: Nakiye dün gece Hasreti gördün öyle değilmi?
Nakiye: Evet hazırlanırken gördüm. Kapının önüne çıktı.
Reyhan: Hasret kayıp biliyorsundur. Karakoldayız. Ne giydiğini soruyorlar. Gördüysen söyler misin?
Nakiye: Hatırlıyorum. Üstünde tunik tarzı bir kazak, ayağında bot bide darpaça pantolon giymişti. Siyah mont vardı. atkı veya şapka yoktu. Çantada almadı.
Reyhan: Sağol Nakiye görüşürüz.
Nakiye: Banada haber verin.
Reyhan: Tamam. (telefonu kapar)
Hasret, ağlıyordur. O adam eve girer. Hasrete bir süre bakar. Hasrette ona bakar. Adam, Hasretin ağzını açar.
Hasret: Ya sende iç insaf yokmu be..
Adam: (susar)
Hasret: Yok demek ki..sustuğuna göre...
Adam: Ben ağzını rahat et diye açtım.
Hasret: Çok rahatım sağol.
Adam: Benimle dalga geçme!
Hasret: Naparsın? söylesene naparsın? öldürür müsün? kaçırdığın yetiyor daha naparsın?
Adam: Kes sesini!
Hasret: Yalan mı? korkaksın sen! ancak korkaklar bir başkasına uyarlar çünkü onlar er zaman küçüktür..büyümek için kötü işlere kalkışırlar..sende onu yapıyon şu anda..
Adam: Sus dedim sus!
Hasret: Susmak korkaklara özgüdür ben sen değilim konuşurum konuşmam bu ağız benim sonuçta...
Adam: Yeter be yeter! (Hasrete tokat atar)
Hasret: Sen anca bunu yaparsın zaten kaba kuvvet erkekliğin kalmamış be! ani yiğitlik sende! ani!
Adam: (Hasreti sarsmaya başlar) bana bak sen neler dediğinin farkında mısın! sen kendini asıl ne zannediyorsun! Aslı hanımın dediği gibi fazla havalıymışsın! dikkat et o hava sana kaymasın güzelim! yüksekten düşmek kötüdür mazallah bişi olur belki..(gider)
Reyhan içeri girer
Reyhan: Özür dilerim komiserim. Konuşma uzun sürdü.
Başkomiser: Yoo sorun değil. Konuştunuz mu görmüşler mi?
Reyhan: Evet. Üzerinde beyaz tunik tarzı kazak, dar paça pantolon ayağındada bot varmış. çanta almamış
Başkomiser: Tamam biz halledicez telefon numaralarınızı çıkıştaki arkadaşlarımıza bırakırsınız haberdar ederiz sizi.
Reyhan: Tamam.
Levent: Teşekkür ederiz komiserim hadi Reyhan.
Reyhan: İyi günler.
Başkomiser: İyi günler. (Çıkarlar)